Web 2.0 kavramının popülerliği 2000’li yılların başından itibaren artmaya başlamıştır. İnternetin hayatımıza girmesi ve giderek yaygınlaşması, kullanıcıların medyayla olan ilişkisini köklü bir şekilde değiştirmiştir. Kullanıcıların iletişim sürecindeki rolü pasif alıcı olmaktan çıkarak değişime uğramış, içerik üretme ve yayma sürecinde olanak tanınması sonucunda daha aktif bir noktaya taşınmıştır. Bu, teknolojik bir dönüşümden ziyade internette yer alan içeriklerin üretim ve tüketim şekillerindeki dönüşüme işaret etmektedir. Blog siteleri, video ağırlıklı paylaşım siteleri ve sosyal medya platformlarının kullanımı zaman içerisinde hızla artmıştır (Doğru, 2023).
Digital 2024 raporuna göre, Ocak 2024 tarihini baz aldığımızda Türkiye’de 74,41 milyon internet kullanıcısı vardır ve internet penetrasyon oranı %86,5 olarak belirtilmiştir. Ayrıca, aynı raporda yer alan bilgilere göre 57,50 milyon sosyal medya kullanıcısı bulunduğu ve bu sayının toplam nüfusun %66,8’ine denk geldiği ifade edilmiştir (Kemp, 2024).
Sosyal medya platformları, topluluklar için daha önce var olan fiziksel dünyanın ulaşılabilirlik sınırlarının aşılmasına imkân sağlamış ve daha geniş bir ölçekte bilgi ve görüş paylaşımının önünü açmıştır. Türkçeye “kullanıcı üretimi içerik” olarak çevrilen user-generated content kavramı bu dönemde ortaya çıkmıştır. Diğer yandan, sosyal ağlar içerisinde etkileşimde bulunan kullanıcıların bilgileri toplanarak ticari değere dönüştürülmüş ve doğrudan hedeflenebilir reklamların oluşturulmasında kullanılmaya başlanmıştır (Doğru, 2023).
Teknolojik gelişmelerin gerçekleşmesi, pazarlama alanındaki değişimlere de hız kazandırmıştır. 2010’lu yıllardan itibaren internet kullanımının iyice artmasıyla birlikte markalar, sosyal medya ünlüleri veya kanaat önderleri olarak tabir edilen, takipçileriyle daha samimi ve doğal iletişim kurabilen influencerlara odaklanmışlardır. Bu durum, influencer pazarlaması olarak bilinen kavramın ortaya çıkmasına zemin hazırlamıştır. Influencer pazarlaması, marka bilinirliği, ürün tutundurma faaliyetleri ve satın alma eğilimleri üzerinde giderek daha etkin bir yöntem hâline gelmiş ve gelişerek büyüyen e-ticaret sektörünün önemli bir parçası olmuştur (Acar & Ekizler, 2023).
Sanal Influencerların Yükselişi
Sosyal medya kullanımının artışı ve bilgisayarlar tarafından üretilen görsel içeriklerin kalitesindeki ilerlemeyle birlikte, son yıllarda sanal influencerların yükselişine tanık olmaktayız. Sanal influencerlar, yapay zeka tarafından üretilen ve dijital dünyada gerçek zamanlı olarak etkileşimde bulunan insan benzeri veya farklı bir görsel varlık olarak tanımlanabilir. Genellikle sanatçılar, tasarımcılar ve animatörlerden oluşan ekipler tarafından yönetilirler ve büyük ölçüde yapay zeka (AI) yardımıyla oluşturulurlar. Günümüzde markalar, pazarlama stratejilerinde sanal influencerlara giderek daha fazla yer vermektedir.
Araştırmalara göre, sosyal medyada aktif olarak varlık gösteren 200’den fazla sanal influencer bulunmaktadır. Lil Miquela, Noonoouri ve Shudu Gram, kullanıcılar arasında en popüler sanal influencerlar arasında yer almakta ve Nike, Calvin Klein, Samsung gibi dünya çapında bilinen markalarla iş birlikleri yapmaktadır (Ferraro et al., 2023).
Sanal influencerlar, sosyal medya hesapları üzerinden geleneksel influencerlar gibi hikâye ve gönderiler paylaşarak kampanya ve ürün önerilerinde bulunmaktadır. Ayrıca, konum özelliklerini aktif bir şekilde kullanarak hikâyeleri aracılığıyla takipçilerini alışveriş linklerine yönlendirdikleri de gözlemlenmektedir. Sanal influencerların tamamen dijital varlıklar olduğu bilgisi açık bir şekilde paylaşılmaktadır. Ancak, markalarla yaptıkları iş birlikleri, sanal influencerların gerçek olup olmalarından çok, topluluklar üzerindeki etkilerinin önemli olduğunu ortaya koymaktadır (Acar & Ekizler, 2023).
Markalar, ulaşılabilir, güvenilir ve skandallara karşı dirençli olmaları gibi nedenlerle sanal influencerları tercih etmektedir. Bunun yanı sıra, daha tutarlı içerikler üretebilmeleri ve geleneksel influencerlar gibi tartışmalara ya da skandallara karışma olasılıklarının düşük olması, onları markalar için cazip bir seçenek hâline getirmektedir. Bu avantajlar, sanal influencerları halkla ilişkiler alanında risk almak istemeyen markalar için güvenilir bir alternatif hâline getirmektedir (Ferraro et al., 2023).
Türkiye’deki Sanal Influencer Örnekleri
Dünyadaki örneklerin yanı sıra Türkiye’de de bilgisayar teknolojisiyle üretilen karakterler bulunmaktadır. Oluşturulan karakterler adına ekipler tarafından sosyal medya hesapları açılarak paylaşımlar yapılmaktadır. Ülkemizde ise sanal influencerlara ilişkin birkaç örnek bulunmaktadır.
Alara X, IAMX Live “Digital Human Software Technologies” yazılım şirketi tarafından yaratılan bir sanal influencer’dır. Instagram, Twitter ve LinkedIn platformlarında aktif hesapları bulunmaktadır. Instagram üzerindeki ilk paylaşımını 15 Kasım 2020 tarihinde yapmış ve o tarihten bu yana düzenli olarak içerik üretmeye devam etmektedir. Güncel olarak, Instagram hesabında 737 bin takipçisi ve 242 gönderisi bulunmaktadır (Bayçu & Artukarslan, 2023).
Virtual Alin, Türkiye’nin ilk otomotiv alanındaki sanal influencer’ı ve Ford Türkiye’nin marka elçisi olarak dijital dünyada kendine yer edinmiştir. Teknoloji, otomobiller ve seyahat konularına ilgi duyan Alin, yapay zeka destekli bir karakter olarak, sosyal medyada aktif paylaşımlar yapmaktadır.
Ilk paylaşımını 2023 yılında yapmış ve o tarihten bu yana düzenli olarak içerik üretmeye devam etmektedir. Türkiye’de otomotiv sektörüne odaklanan ilk ve tek sanal influencer olarak, markalarla iş birlikleri yaparak dijital pazarlama alanında dikkat çekmektedir.
Şu anda Instagram hesabında 183 gönderisi ve 20.5K takipçisi bulunan Virtual Alin’in TheMagger ve Uplifers gibi dijital medya platformlarında yazıları yayınlanmakta ve bu yazılarda spor, teknoloji, yapay zeka, yaşam tarzı, dijital alışkanlıklar ve sosyal medya ile ilgili çeşitli konulara değinmektedir.
Sanal Influencerlara Yönelik Tutum
Sanal influencerların kullanımı, daha çok Z ve Y jenerasyonundaki kullanıcıları hedeflemede kullanılan bir pazarlama stratejisi olarak öne çıkmaktadır. Y kuşağı, 1981-1995 yılları içerisinde doğan bireyleri kapsarken, Z kuşağı ise 1996 yılı ve sonrasında doğan kişileri içerisine almaktadır. Bu jenerasyonda yer alan bireylerin sanal influencerlara karşı tutumunu inceleyen bir araştırmada bu konuda hem pozitif hem negatif tutumların var olduğu ortaya çıkmıştır.
Araştırmada belirtilen pozitif görüşler aşağıdaki gibidir:
- Sanal influencerların yeni bir model olarak ortaya çıkışı ve yükselişi tüketiciler nezdinde bir heyecanla karşılanmıştır. Hem sanal influencerlar hem de onların içerisinde yer aldığı etkinlikler ve paylaşımlar tüketicilerin ilgisini çekmektedir.
- Günümüzde kullanıcılar hem dijital hem de dijital olmayan ortamda yoğun bir şekilde pazarlama mesajlarına maruz kalmaktadır. Bu iletişim yoğunluğu içerisinde sanal influencerlar yeni ve etkili bir yöntem olarak diğer pazarlama yöntemlerine göre öne çıkıyor.
- Tüketiciler, sanal influencerların bireye erişimi ve farklı bir iş alanı ortaya çıkarması anlamında büyük ölçüde kolaylık sağladığını düşünmektedirler.
- Sanal influencerlar, kişinin bireysel sunumunu belirgin bir şekilde özelleştirebilme imkanı sunduğundan, insanlara bambaşka özgürlükler sağladığı fark edilmiştir.
- Yeni ve ilgi çekici olması ile kolaylık sunması, sanal influencerlara karşı geliştirilen pozitif tutumların başlıca nedenleri arasında yer almaktadır.
- Ayrıca markaların iletişimlerinde sanal influencerları kullanması, markanın daha yenilikçi olarak algılanmasını sağlamakta ve tüketici kitlesiyle kurduğu bağı güçlendirmektedir. Örneğin, araştırmaya katılan bir katılımcı bu yöndeki görüşünü “Teknolojiyi ve değişimi yakından takip ettiklerini düşünürüm. Yenilikçi marka gibi gelir.” şeklinde ifade etmiştir (Köse, 2025).
- Kısacası, sanal influencerların marka stratejilerinde kullanılması, markanın yenilikçi, teknolojiyi ve değişimleri takip eden bir imaj çizmesini sağlamaktadır. Buna ek olarak, sanal influencerların insana atfedilen özellikleri taşıması (esprili ve sempatik olmak vb.) bu pozitif bakış açısına katkı sağlıyor.
Buna karşın negatif görüşler de bulunuyor:
- Kullanıcılar, sanal ortamda oluşturulan influencerların getireceği izolasyondan ve teknolojiden çekinmektedirler. Bu korku hissi tüketicilerde olumsuz bir tutuma sebep olmaktadır.
- Sanal influencerların bilinçli bir çabanın ürünü olması ve ticari bir amaca hizmet etmesi, tüketiciler tarafından şüphe uyandırıyor ve sanal influencerlara duyulan güveni olumsuz yönde etkiliyor.
- Gerçek ve gerçek olmayan dünya arasındaki sınırı bulanıklaştırması sebebiyle markalar açısından bir sorun yaratabileceği düşünülüyor.
- Tüketicilerin gözünde, sanal influencerları yaratan ve yönlendiren ekiplerin bilinmemesi birtakım etik sorunlar yaratıyor ve gerçek influencerların topluluklarında yarattığı duygusal etkiyi ve bağlılığı oluşturamayacağı belirtilen negatif görüşler arasında.
- Sanal influencerlar kullanıcılar tarafından itici, korkutucu veya tehlikeli olarak algılanabiliyor.
İstanbul’daki Türk öğrenciler üzerinde yapılan başka bir araştırmada, Türk tüketiciler nezdinde sanal influencerların satın alma davranışına herhangi bir etkisinin olmadığı gözlemlenmiştir. Ancak, aynı araştırmada sanal influencerların daha görünür hale gelmesiyle birlikte bu algının değişebileceği vurgulanmıştır. Sanal influencerların zamanla daha fazla kişi tarafından tanınacağı, marka iş birliklerinin artacağı ve bunun tüketici davranışlarını etkileyebileceği ifade edilmiştir. Araştırmanın yalnızca Instagram platformu baz alınarak yürütülmesi, diğer sosyal medya mecralarında da benzer çalışmalar yapılmasının önemini ortaya koymaktadır.
Başka bir bakış açısıyla değerlendirildiğinde, hem sanal hem de gerçek dünyanın bir parçası olan sanal influencerlar, belirsizliğe diğer kuşaklara kıyasla daha fazla tolerans gösterebilen Z kuşağının ilgisini çekmektedir. Acar & Ekizler (2023), önümüzdeki yıllarda teknolojideki gelişmelerin ilerlemesiyle birlikte satın almayı tetikleyici unsurların artacağını öngörmektedir. Ek olarak, dijital dünyadaki gelişmelerin hız kesmeden yayılmaya devam etmesiyle birlikte sanal influencerların özellikle pazarlama başta olmak üzere birçok endüstride büyük dönüşümlere yol açacağı belirtilmektedir.
Sonuç
Web 2.0’ın yükselişiyle birlikte, internet kullanımının artması ve dijital dünyanın değişimi, bireylerin içerik üretme süreçlerinde daha aktif roller üstlenmesini sağlamıştır. Özellikle sosyal medya platformları, kullanıcıların medya ile olan ilişkisini yeniden şekillendirmiş ve influencer pazarlamasının doğmasına zemin hazırlamıştır. Günümüzde bu sürecin bir uzantısı olarak sanal influencerlar, pazarlama ve reklamcılık alanında giderek daha fazla önem kazanmaktadır.
Sanal influencerların popülerleşmesi, yapay zekâ ve dijital tasarım alanındaki gelişmelerle yakından ilişkilidir. Lil Miquela, Noonoouri ve Shudu Gram gibi küresel örneklerin yanı sıra, Türkiye’de de Alara X ve Virtual Alin gibi sanal influencerların varlığı dikkat çekmektedir. Markalar, bu dijital varlıkları tercih ederek daha tutarlı içerikler üretme, krizlerden kaçınma ve yenilikçi bir imaj oluşturma fırsatı yakalamaktadır.
Bununla birlikte, sanal influencerlara yönelik tutumlar hem olumlu hem de olumsuz yönleriyle değerlendirilmektedir. Yenilikçi, erişilebilir ve etkili bir pazarlama stratejisi olarak görülmelerinin yanı sıra, gerçeklik algısını bulanıklaştırmaları ve tüketicilerde güven sorunları yaratmaları gibi eleştiriler de bulunmaktadır. Türk tüketiciler üzerinde yapılan araştırmalar, sanal influencerların satın alma davranışına henüz doğrudan bir etkisi olmadığını, ancak bu durumun zamanla değişebileceğini göstermektedir.
Önümüzdeki yıllarda teknolojik gelişmelerin hız kesmeden devam etmesi, sanal influencerların pazarlama ve iletişim stratejilerinde daha etkin bir rol üstlenmesine yol açacaktır. Dijitalleşmenin hızlandığı bu çağda, sanal influencerların yalnızca pazarlama değil, moda, sanat, eğlence ve hatta toplumsal konular gibi geniş bir yelpazede etkili olabileceği öngörülmektedir. Bu bağlamda, markaların sanal influencer stratejilerini daha dikkatli ve bilinçli bir şekilde geliştirmeleri, tüketicilerle olan ilişkilerini güçlendirmeleri açısından kritik bir öneme sahip olacaktır.
Kaynakça
Acar, C., & Ekizler, H. (2023). Sanal etkileyicilerin tüketici satın alma niyetine etkisi. Ege Stratejik Araştırmalar Dergisi, 14(1), 1-22.
Bayçu, S., & Artukarslan, B. (2023). Sanal bir influencer üzerine duygu analizi: Ay Pera. İnönü Üniversitesi İletişim Fakültesi Elektronik Dergisi (İNİF E-Dergi), 8(1), 189-205.
Doğru, H. Ç. (2023). Avatarlar ile iletişim: Sanal influencerlar ve üretim teknikleri üzerine bir inceleme. Uluslararası Disiplinlerarası ve Kültürlerarası Sanat, 8(16), 90-105.
Ferraro, C., Sands, S., Zubcevic-Basic, N., & Campbell, C. (2024). Diversity in the digital age: how consumers respond to diverse virtual influencers. International Journal of Advertising, 43(8), 1342–1365. https://doi.org/10.1080/02650487.2023.2300927
Kemp, S. (2024, February 23). Digital 2024: Turkey – DataReportal – global digital insights. DataReportal. https://datareportal.com/reports/digital-2024-turkey
Köse, Ş. G. (2025). Sanal Etkileyicilerin Yükselişi: Tüketici Tutumları Üzerine Keşfedici Bir Araştırma. Alanya Akademik Bakış, 9(1), 324-339.